Arama
Servisler
Sosyal Medya

Tekstil sektörü yeşil dönüşüme organik hammaddeyle hazırlanıyor

AB’nin yeşil dönüşüm kuralları, Türk tekstil ve hazır giyim sektörünü derinden etkileyecek bir süreci tetikledi. 2030 hedefleri için geri sayım başlarken, sektör ve hükümet uyum çalışmalarını hızlandırdı. Başarılı bir dönüşüm, Türkiye’ye hem çevresel sürdürülebilirlik hem de küresel pazarda daha güçlü bir rekabet avantajı sunma potansiyeli taşıyor. Hızlı modanın yerini sürdürülebilir ve döngüsel moda alıyor.

AB'nin yeşil dönüşüm kuralları, Türk tekstil ve hazır giyim sektörünü

Avrupa Birliği’nin (AB) 2021’de yürürlüğe koyduğu Yeni Sanayi Stratejisi ve merkezindeki Döngüsel Ekonomi Eylem Planı, tekstil sektöründe köklü bir değişimi zorunlu kılarken, AB’nin en büyük tedarikçilerinden Türkiye için de kritik bir uyum sürecini başlattı. Bu süreçle birlikte “hızlı moda” dönemi resmen sona eriyor.

Geri dönüşüm zorunlu, pasaport şart

Eylem Planı, tekstil sektörünü “satın al-kullan-at” modelinden “yeniden kullan-tamir et-geri dönüştür” modeline geçmeye zorluyor. 2030’dan itibaren AB’ye ihraç edilecek tüm tekstil ürünlerinin geri dönüştürülebilir olması şartı getiriliyor. Dijital ürün pasaportu uygulaması da (en erken 2027’de) pazara girişin yeni kriteri olacak. Bu pasaportta, ürünün tasarımdan tüketime kadar tüm süreçlerinin izlenebilir olması ve zararlı madde içermemesi, sosyal haklara ve çevreye saygılı üretim yapıldığının kanıtlanması bekleniyor.

Türkiye için fırsat penceresi: Rekabette öne geçme şansı

Türkiye, AB’nin hazır giyimde 3’üncü, tekstilde ise 2’nci büyük tedarikçisi konumunda. Hazır giyim ihracatının yüzde 60’ını, tekstil ihracatının yüzde 37’sini AB ülkelerine yapan Türkiye için yeni kurallar zorunluluk olduğu kadar büyük bir fırsatı da barındırıyor. Sektör temsilcileri, uyum sağlandığı takdirde Türkiye’nin rekabet avantajını artırabileceğini ve önemli bir pazar payı elde edebileceğini vurguluyor.

Kenevirden portakal kabuğuna alternatifler

Türk tekstil üreticileri, dönüşümde ilk adımı hammadde seçiminde atıyor. Bir ürünün karbon ayak izinin %80’i bu aşamada belirleniyor. Organik sertifikalı yün, keten, bambu yanında; soya, ısırgan, ananas kabuğu, portakal kabuğu gibi alternatif elyafların kullanımı yaygınlaşıyor. Sektör, kenevirin de yeşil dönüşümde önemli bir çözüm ortağı olabileceğine dikkat çekiyor.

Sıfır atık ve geri kazanım hedefi

İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB), doğru politikalarla Türk tekstil sektörünün sıfır atık hedefine ulaşabileceğini açıkladı.

Ürünlerin yüzde 95’inin geri dönüştürülerek yeniden üretime kazandırılabileceği belirtiliyor. Bu durum, iç piyasadaki pamuk ihtiyacını ve ithalatını azaltarak cari açığa olumlu katkı sağlayacak.

Sektör, endüstriyel atık su geri kazanım projelerine ve sıfır deşarj hedefine yönelik çalışmalara ağırlık verecek. Arıtılmış suyun yeniden kullanımı için destek mekanizmaları geliştirilecek.

Bakanlık devrede: Yoğun mesai ve destekler

Ticaret Bakan Yardımcısı Mustafa Tuzcu, “Bu düzenlemenin Türkiye kadar önemli olduğu bir ülke yok. Bakanlık olarak bu konu üzerine yoğun mesai harcıyoruz” açıklamasını yaptı. Bakanlık, geçen yıl başlattığı “Yeşil Mutabakata Uyum Projesi Desteği (Responsible)” kapsamını genişleterek, firmaların sürdürülebilirlik yol haritası danışmanlık giderlerini de desteklemeye başladı. Ticaret Bakanlığı, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve sektör birlikleri, uyum sürecini desteklemek için çeşitli çalışmalar yürütüyor.

Sektör liderlerinden iyimser bakış

İTHİB Başkanı Ahmet Öksüz, “Tasarımlarımızı ve üretimlerimizi bu doğrultuda şekillendirir, teknolojimizi ilerletirsek sıfır atığa ulaşmamız mümkün. Geri dönüşüm, pamuk ithalatını ve cari açığı azaltırken, geleceğe daha temiz bir çevre bırakmamızı sağlayacak.” dedi.

Merter Sanayici ve İş İnsanları Derneği Başkanı Gürbüz Oruç da “Bu değişim bir fırsat. Güçlü altyapımız, hızlı üretim kabiliyetimiz, kaliteli iş gücümüz ve esnek tedarik zincirimiz var. Bu avantajları sürdürülebilirlik ve yeşil üretimle birleştirerek daha rekabetçi bir konuma geleceğimize inanıyorum. Ar-Ge’ye ve iş birliğine önem vermeliyiz.” ifadelerini kullandı.

(Kaynak: İstanbul Ticaret gazetesi)