İstanbul Tekstil ve Ham maddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Yönetim Kurulu Üyesi Sultan Tepe, 1,8 trilyon dolarlık bir pazar olan küresel tekstil sektörünün her yıl yüzde 7 oranında büyüme hedeflediğini belirterek, “2030 yılına geldiğimizde bu rakamın 3 trilyon dolara ulaşacağı düşünülüyor.” dedi.
Tepe, Türk tekstil sektörünün de 48 milyar dolarlık hacmi ile Avrupa’nın ikinci, dünyanın beşinci sektörü olduğunu söyledi.
Avrupa Birliği’nin Küresel Değer Zinciri Ekosisteminde Türkiye’nin Döngüsel Ekonomiye Geçiş Raporu’nun tanıtım toplantısında konuşan Tepe, tekstilin istihdam açısından dünyanın en büyük sektörlerinden birisi olduğunu, sürdürülebilirlik anlamında da üçüncü sırada yer aldığını hatırlattı.
‘Tekstil sera gazının yüzde 6-8’inden sorumlu’
Sera gazı salımında tekstil sektörünün görece masum olduğunu söyleyen Tepe, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Dünya genelindeki sera gazının yüzde 6-8’inden sorumluyuz. Dünyadaki 27 sektör tekstil ürünleri kullanıyor. Dolayısıyla bu kadar çok kullanılan ve tüketilen sektör, çok fazla atık üretiyor. Döngüsellikte atık olmaktan çıkıp geri dönüşüm içine girdiğinde hammadde olabiliyor. Tekstil sektörünün ham maddesi öyle bir madde ki yüzde 95 oranında döngüsel ekonomi içerisine girebiliyor.
Bir ceketi alıp açma makinasından geçirdiğimde elyaf elde ederim ve o elyafla da 27 sektörün 25’ine ürün elde ederim. Dünyanın kaynakları yaklaşık 50 yıl sonra bugünkü kaynakların 10’da 1’ine düşmüş olacak. Bütün finans kaynakları bu konuya belirli ölçüde aktarılarak hızlı bir şekilde atıklarımızı çok kıymetli bir ham madde olduğunu bilip bunları acil olarak kullanmalıyız.”
‘Çözüm döngüsel ekonomi’
Tekstil sektörünün okyanus kirliliğine de neden olduğunu belirten Sultan Tepe, “Çünkü ana hammaddelerimizin bir kısmı doğal elyaflar, pamuk ama bugün dünyada kullanılan elyafların yüzde 65’i sentetik. Sentetik elyaflar da her
yıkandığında çamaşır suyuna ve denizlere mikroplastik salgılıyoruz. Bu durumun da çözümü var: döngüsel ekonomi.”