İlahiyat Fakültesi Konferans Salonu’ndaki etkinliğe konuşmacı olarak katılan Süleyman Demirel Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naile Rengin Oyman, Osmanlı tekstil sanatının teknik ve estetik zirvesini anlattı.
Prof. Dr. Oyman, Osmanlı’nın altın çağı kabul edilen 16. ve 17. yüzyıllarda kumaş sanatının yalnızca bir ihtiyaç değil, aynı zamanda “sanatın dokunmuş hali” olduğunu vurguladı:
“Saray atölyelerinde üretilen kaftanlar, çatmalar ve kadifeler, desen zenginliği ve renk uyumuyla dönemin estetik anlayışını yansıtıyor. Bu eserler, giyimden öte birer sanat şaheseriydi.”
Dizilerdeki Osmanlı kumaşları ne kadar gerçekçi?
Popüler kültürde Osmanlı kumaşlarının temsiline de değinen Oyman, şu önemli tespitleri paylaştı:
✔ Dizilerdeki kostümlerin büyük ölçüde dönemi yansıttığını, ancak dokuma tekniklerinin detaylarının yakın çekim olmadan anlaşılamayacağını belirtti.
✔ Padişah kaftanlarının günümüzde grafik, çini ve seramik sanatlarında sıklıkla kullanıldığını, ev dekorasyonuna kadar uzanan bir ilham kaynağı olduğunu ifade etti.
Selçuklu’dan Osmanlı’ya dokunan miras
Konuşmasında Osmanlı dokuma geleneğinin Selçuklu mirası üzerine inşa edildiğine dikkat çeken Oyman, Topkapı Sarayı’ndan Viyana ve Londra’daki müzelerde sergilenen eserlere uzanan geniş bir coğrafyada bu sanatın izlerini sürdü. “Osmanlı kumaşları, sınırları aşan bir etki yarattı. Avrupa sarayları bile bu desenleri taklit etmeye çalıştı” dedi.
Oyman, şu çarpıcı bilgileri paylaştı:
🔹 Altın ve gümüş telli ipliklerle dokunan kumaşlar, sarayın gücünü simgeliyordu.
🔹 Bitkisel boyaların kullanıldığı kumaşlar, asırlar geçse de renklerini korudu.
🔹 Günümüz modacıları, Osmanlı desenlerinden hala ilham alıyor.
Soru-cevap bölümüyle sona eren konferans, katılımcılara Osmanlı’nın tekstildeki estetik ve teknik birikimini keşfetme fırsatı sundu.
Prof. Dr. Oyman, “Bu mirası geleceğe taşımak, akademik çalışmaların yanı sıra ustaların el emeğini yaşatmakla mümkün” diyerek sözlerini tamamladı.