Arama
Servisler
Sosyal Medya

İTHİB Başkanı Öksüz: Tekstilin çıkış yolu markalaşma

İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhraçatları Birliği (İTHİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Öksüz, Türkiye’nin artık temel ürünlerde fiyat rekabeti yapabilecek konumda olmadığını belirterek, “Türkiye’nin en önemli çıkış noktası markalaşma” dedi. 2025’in ikinci yarısından itibaren sektörün sıçrama yapmasını beklediklerini öyleyen Öksüz, tekstil ve hazır giyim sektörlerinin 2025 yılını 80 milyar doların üzerinde üretim hacmine ulaşarak kapatacağı öngörüsünde bulundu.

İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhraçatları Birliği (İTHİB) Yönetim Kurulu Başkanı

İTHİB Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Öksüz, Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası’nın (TTSİS) yayın organı Tekstil İşveren dergisine açıklamalarda bulundu.

Yüksek enflasyon ve bunun sonucu olarak üretim maliyetlerinde yaşanan yüksek artışlar nedeniyle 2024’ün tüm sektörler açısından olumsuz geçtiğini belirten İTHİB Başkanı Ahmet Öksüz, “Ancak olumsuzluğun arkasındaki ana sebep küresel ölçekte yaşanan durgunluk oldu. AB ve ABD gibi dünyanın en büyük tekstil pazarlarında yüzde 20 seviyelerinde bir kayıp yaşandı. Bu kayba rağmen, en azından bu coğrafyalarda pazar payımızı koruyabildiğimiz için mutluyuz.” dedi.

Tekstil sektörünün maliyetlerde döviz bazında yaşanan artışları küresel ölçekte yaşanan daralma nedeniyle fiyatlara yansıtamadığını söyleyen Öksüz,  döviz kurundaki artışın enflasyon ve ücret artışlarının çok altında kaldığına dikkat çekerek, şu görüşleri dile getirdi:

‘Ücret maliyetleri nedeniyle kendimize yeni rakipler yaratıyoruz’

İTHİB Başkanı Ahmet Öksüz

“Emek yoğun bir sektör olarak, ücret artışları maliyetlerimizi doğrudan artıran bir etken oldu. Maliyetlerimizde döviz bazında yüzde 40-50’ye varan artışlar yaşadık. Şu an Türkiye, istihdamda bölgesinin en pahalı ülkelerinden biri. Asgari ücretlerin işverene maliyetinin bu kadar yüksek olması sebebiyle maalesef kendimize yeni rakipler de yaratıyoruz. Özellikle küresel ölçekte yaşanan daralmanın da etkisiyle söz konusu maliyet artışlarını, sektörümüz satış fiyatlarına yansıtamıyor. Emek yoğun bir sektör olduğumuz için ücret artışları maliyet artışları içerisinde çok önemli bir paya sahip.”

‘Çıkış yolu markalaşma’

group of attractive male models shows a new collection of clothes. fashion show

Yakın coğrafyadaki ülkelerde çalışanın işverene maliyeti 150 dolar seviyelerindeyken, Türkiye’de döviz bazında asgari ücretlerin işverene maliyetinin bin doları aştığını hatırlatan Öksüz, “Firmalarımızın bu maliyetlerin altından kalkması neredeyse imkânsız hale geldi. Bu koşullar iş dünyasında sürdürülebilirliği ciddi bir şekilde tehdit ediyor. Bu nedenle, bazı firmalarımız yatırımlarını yakın coğrafyadaki ülkelere yöneltmeye başladı; ancak burada da verimlilik sorunları ve çeşitli olumsuzluklarla karşılaşıyorlar. Türkiye artık temel ürünlerle fiyat rekabeti yapabilecek bir konumda değil. Türkiye’nin en önemli çıkış noktası markalaşma. Markalaşmaya ilişkin ilgili tüm Bakanlıklarımız ve sektörlerimizin el birliğiyle yapısal reformları hayata geçirmeliyiz. Kısa vadede yurt dışında marka satın alımlarının yaygınlaşması ve işletme ortaklıkları için teşvik mekanizmalarının devreye girmesiyle Türkiye, markalı ihracatta da söz sahibi olabilecektir.” diye konuştu.

“İhracattaki kayıpların 2025 yılının ikinci yarısından itibaren biriken küresel taleplerin de etkisiyle hızla telafi edilebileceğini düşünüyoruz.” diyen Öksüz, 20025’e ilişkin öngörülerini de paylaştı:

‘Tedarik hızımız bizim için avantaj’

“Küresel daralmanın ve resesyonun sona ermesiyle tekstil sektörümüzün pozitif anlamda etkileneceğini öngörüyoruz. Avrupa’ya coğrafi yakınlığımız ve tedarik hızımız bizim için avantaj yaratıyor.

‘Yeni pazarlara odaklanmak gerek’

Avrupa’nın yanı sıra yeni pazarlara da odaklanmak gerektiği kanaatindeyim. İTHİB olarak Meksika, Fas, Güney Kore, Suudi Arabistan gibi ülkelere fuarlar ve ticaret heyetleri organize ederek firmalarımızı yeni pazarlara girişlerinde desteklemeye devam edeceğiz.

‘2025’in ikinci yarısında sıçrama yaparız’

Markalaşmaya ve inovasyona daha fazla önem vererek 2025 yılının özellikle ikinci yarısından itibaren tekstil ve hazır giyim sektörlerimizin sıçrama yapacağına inanıyorum.”

Tekstil ve hazır giyim sektörlerinin 2025 yılını 80 milyar doların üzerinde üretim hacmine ulaşarak kapatacağını öngördüklerini belirten Öksüz, “Önemli olan ülkemiz ve ihracatımız için değerli projelerle firmalarımızı hayatta tutmak. Bunun için sürdürülebilir ihracat hedeflerimiz doğrultusunda azim ve kararlılıkla çalışmaya devam ediyoruz.” diye konuştu.

‘Texhibition İstanbul moral kaynağı’

Texhibition İstanbul Fuarı’nın sektör için önemli bir motivasyon kaynağı olduğunu kaydeden Öksüz, “Dünyanın en büyük tekstil fuarları küçülme eğilimine giderken ve yüzde 30 seviyelerinde kayıplar yaşarken; Texhibition İstanbul fuarımız 500’ün üzerinde nitelikli katılımcı
firması ve 20 binin üzerinde gerçekleşen ziyaretçi sayısıyla Avrupa’nın en büyük tekstil fuarı konumuna yükseldi. Texhibition İstanbul fuarımızda 2025 yılında da dünyanın en önemli markalarını ve ziyaretçilerini firmalarımızla buluşturmaya devam edeceğiz. Bu süreçte;
Türk tekstil sektörünün yüz akı Texhibition İstanbul Fuarımız, uluslararası fuarlara Milli Katılım organizasyonlarımız ve uzak pazarlara gerçekleştireceğimiz ticaret heyetlerimizle tekstil sektörümüzün ihracat hedeflerini tutturmayı hedefliyoruz.” ifadelerini kullandı.