Türkiye’nin hazır giyim ve konfeksiyon sektörü, 2025 yılının ilk dört ayında ihracat performansı açısından alarm veren bir tabloyla karşı karşıya kaldı.
İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) tarafından hazırlanan rapora göre, Ocak-Nisan 2025 döneminde sektör ihracatı 5,4 milyar dolara gerileyerek geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 6 düşüş gösterdi.
ABD pazarında 17. sırada
Türkiye’nin en büyük ihracat pazarlarında yaşadığı sıralama kayıpları dikkat çekerken, ABD’de Türkiye’nin konumu bir basamak gerileyerek 17. sıraya indi. Ülkenin ABD’nin toplam hazır giyim ithalatındaki payı ise yüzde 1,2 seviyesinde kaldı.
Avrupa’ya ihracatta kayıp
Avrupa’daki pazarlarda da benzer bir gerileme yaşandı. Hollanda’da Türkiye’nin sıralaması 3’ten 4’e düşerken, bu ülkeye yapılan ihracat yüzde 8,1 oranında azaldı. İspanya ve İngiltere’de pazar sıralaması korunmasına rağmen, sırasıyla yüzde 13,6 ve yüzde 4,7’lik kayıplar yaşandı. Polonya pazarında ise yüzde 10,3’lük güçlü pazar payına rağmen, ihracat değeri yüzde 16,2 düştü.
Doğu pazarlarında artış
Avrupa Birliği ülkelerine yapılan ihracat genel olarak yüzde 5,9 azalırken, eski Doğu Bloku ülkelerine yapılan satışlardaki düşüş yüzde 18,7’ye ulaştı. Buna karşın, Kazakistan ve Irak gibi alternatif pazarlarda dikkat çekici artışlar gözlendi. Kazakistan’a yapılan ihracat yüzde 49,4 artışla 153 milyon dolara yükselirken, Irak’a ihracat yüzde 8,4 artışla 193 milyon dolara çıktı.
Türkiye’nin en büyük hazır giyim pazarlarından Almanya’ya yapılan ihracat yüzde 0,4 artışla 905 milyon dolara, ABD’ye ihracat ise yüzde 0,1 artışla 259 milyon dolara ulaştı. Ayrıca İtalya’ya yapılan ihracatta yüzde 2,6 artış yaşanarak 200 milyon dolarlık bir hacme ulaşıldı.
Rusya’ya ihracat yüzde 366 arttı
Rusya’ya yapılan ihracat ise adeta patlama yaşadı. Her ne kadar ilk 10 pazar arasında yer almasa da, Ocak-Nisan döneminde Rusya’ya yapılan hazır giyim ihracatı yüzde 366 oranında artarak 18 milyon dolardan 84 milyon dolara çıktı.
Sektör temsilcileri, küresel rekabetin sertleştiği bu dönemde Türkiye’nin mevcut pazar konumlarını korumasının her geçen gün zorlaştığını vurgularken, alternatif pazarlarda kazanılan ivmenin ise moral verici olduğuna dikkat çekiyor.