Dış Ticarete Yön Verenler Derneği (DIŞYÖNDER) Başkanı Dr. Hakan Çınar, 2024 yılının Türkiye dış ticareti açısından parlak olmasa da dünyadaki ve özellikle Batı’daki resesyona rağmen çok da karamsar bir tablo ortaya koymadığını söyledi.
‘Kızıldeniz’deki olumsuzluklar Türkiye’ye avantaj sağladı’
İhracatın yüzde 60’a yakınının yapıldığı Avrupa’daki resesyonun ihracat için bir gerileme oluşturmasının kaçınılmaz olduğunu, buna rağmen reel olarak bakıldığında ve geçmiş yıllarla kıyaslandığında dikkate değer bir düşüşün olmadığını, hatta bazı ülkelere ihracatın arttığını belirten Çınar, özellikle Kızıldeniz’de yaşanan olumsuzlukların Türkiye açısından tercih nedeni olma avantajını beraberinde getirdiğini ifade etti.
Çınar, “En büyük 10 konteyner taşımacılığı şirketinden altısı Husi militanlarının tehdidi nedeniyle Kızıldeniz rotasından büyük ölçüde kaçınmaya başlamıştı. Bu durum taşıma sürelerinin uzamasına ve maliyetlerin önemli ölçüde yükselmesine neden olunca, Avrupa ülkeleri alımlarının bir bölümünü ülkemizden sağladılar. Ancak yine de özellikle otomotiv, tekstil ve makine gibi yüksek katma değerli sektörlerde ihracatta yavaşlama yaşandı.” dedi.
‘Alternatif pazar arayışları kısmen başarılı’
Avrupa ekonomisindeki yavaşlama nedeniyle Türk şirketlerinin ihracat performansı düşünce alternatif pazarlara yönelme konusunda özellikle ihracatçı birlikleri ve fuarlar vasıtasıyla bir tür seferberlik başlatıldığını ifade eden Çınar, “Bazı Türk şirketleri de pazar paylarını artırabilme adına Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerine yönelik arayışlarla alternatif yaratmaya çalıştılar. Bu arayışlarda kısmen başarı sağlandığı söylenebilir. Ancak bu bölgelerdeki en büyük sorunun ödeme sistemleri ve tahsilat problemleri oluşu, doğal olarak alternatiflerin devreye hızlı bir şekilde girmesini engelledi ve engellemeyi sürdürüyor. Öte yandan, Türk lirasının reel olarak değer kazanması, maliyetlerimizi önemli ölçüde yükseltti ve ihracatçıların rekabet gücünü azalttı.” diye konuştu.
DIŞYÖNDER Başkanı Dr. Hakan Çınar
2024 yılının tahmini olarak 260,8 milyar dolar civarı bir ihracatla, yani önceki yıla göre yüzde 2,5 artışla tamamlanacağını kaydeden Çınar, ithalatın ise yüzde 6,5 daralarak yaklaşık 341,3 milyar dolarda kalacağını öngördü.
2025 yılında izlenecek en önemli gelişmenin Batı’daki resesyonun azalması olacağını kaydeden Çınar, şu değerlendirmelerde bulundu:
‘Emek yoğun sektörlerin işi zor’
“Dünyadaki siyasi ve konjonktürel gelişmeler ile savaşların ve komşumuz Suriye’deki gelişmelerin ihracatımız üzerinde etkisinin olacağını söylemek mümkün. Türk lirasındaki reel artış ocak ayındaki başta ücret artışları olmak üzere enflasyondaki yükselişle beraber maliyetleri de yükseltecek. Dolayısıyla emek yoğun sektörlerin işinin biraz daha zorlaşacağını ve ihracat üzerinde olumsuz etkisini sürdüreceğini belirtmeliyim.
‘2005 tam anlamıyla 2024’ün kopyası olacak’
Tüm bunların ışığında 2025’in dış ticaret açısından parlak bir yıl olacağını söylemek iyimser bir yaklaşım olur. 2025’in de 2024 kadar zor bir yıl olacağını, rakamlarda kayda değer bir değişimin olmayacağını, neredeyse 2024 ile çok yakın verilere ulaşacağımızı söyleyebilirim. Para politikası ile beraber faizlerin etkisiyle ihracatçılarımızın yeniden atağa geçebilmesinin ise ancak 2025’in sonlarında veya 2026’nın başında geçeceğinin altını kalın çizgilerle çizmek isterim. 2025 tam anlamı ile 2024’ün bir kopya yılı olacak.”