Arama
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Tekstil sektörünün tarihsel süreci

Tekstil sektörünün tarihsel sürecini sizin için araştırdık.

Tekstil sektörünün tarihsel sürecini

Tekstilin geçmişi tarih öncesi çağlara dayanmaktadır, insanlığın var oluşundan itibaren de içgüdüsel olarak doğal şartlardan korunmak amacıyla örtünme gereksinimi duymuştur. İlk çağ insanlarının örtünme ihtiyacını öncelikle hayvan postlarından karşıladıkları bilinmektedir. Daha sonraları ot, saz, dal gibi bitkisel maddeler kullanılarak hasır örgü gibi tekstil yüzeyleri oluşturulmuştur. Günümüze keçeleştirme, dokuma ve örme gibi üç temel yöntemle oluşturulan kumaşların ilk defa nerede, nasıl ve ne zaman gerçekleştirildiği kesin olarak bilinmemektedir.

Ancak ilk dokuma türleri, kamış, saz ya da benzeri esnek malzemelerden örülen sepetler ve tek bir lifin kendi üstüne ilmiklemesiyle elde edilen ağlar olduğundan İ.Ö. 6000’lerde Anadolu kültürlerinin geliştirdiği ilk dokuma örnekleri de, bu topluluklarda dokumacılığın sepet örgücülüğü ile yakından bağlantılı olduğunu göstermektedir. Arkeolojik buluntuların mevcut olması, iki iplik sistemiyle tekstil yüzeyi oluşturma metodu olan dokumacılığın günümüzden en az 800 yıl kadar önceleri de bilindiğini ortaya koymaktadır. Bu ilkel dokuma tekniğinden yola çıkılırsa ilk dokuma tezgâhının yapımı M.Ö. 4000 yıllarına rastladığı düşünülmektedir. Dokumacılığın bu dönemde başlangıcı tam bilinmemekle birlikte, doğudan insan gücüyle çalıştırılan ve dokuma düzlemine sahip tezgâhlar kullanılmakta olduğu bilinmektedir. Avrupa’da M.S. 3. yy.’a kadar bilinmeyen ağızlık açma mekanizmaları Çin’de çok gelişme göstermiş olduğu bilinmektedir. Doğunun dokumacılıktaki üstünlüğü binlerce yıl devam etmiş, fakat bu esnada dokuma tezgâhlarında sistem açısından büyük bir gelişmeye rastlanmamıştır. Dokuma işlemi, iplik eğirmenin bulunmasından önce ve sepet örgüsüne dayalı olarak uygulandığı düşünülmektedir. Eski Mısır’da dokuma malzemesi olarak pamuk, ipek, yün ve keten lifleri kullanılmıştır. İ.Ö. 3000’lerde Hindistan’da pamuk liflerinden yararlanılmış, aynı dönemde Çin’de ise ipek üretilmiştir.

İpliklerin ve kumaşların boyanması ve basma teknikleri de eski dönemlere dayanmaktadır. İ.Ö. 2. yy. ‘da Roma’da boyanmış kumaş örnekleri, Tang hanedanı döneminde Çin’de bağlamalı boyama yöntemiyle bezenmiş ipekler ve 4. yy.’ da Hindistan’da dokunmuş basma örnekleri bulunmuştur. Mısır’da ele geçirilen 4. yy.’ a ait yün ve keten duvar halıları da o dönemlerde dokuma araçlarının oldukça geliştiğini göstermektedir. En eski İran dokumaları arasında da son derece görkemli halılara ve duvar halılarına rastlanmaktadır.

Ortaçağın başlarında bazı Türk boyları keçe, halı, kumaş, havlu ve kilim yapımında ustalaştıkları bilinmektedir. 16. ve 18. yy.’lar arasında Hint-Türk İmparatorluğu’nda ve Bengal ve Dacca ‘da baskılı ya da boyanmış güzel muslinler üretilmiş olduğu bilinmektedir.

Fransa’da ipekli dokumacılık 1480’de başlamış, 1520’de Kral I. François, İtalyan ve Flaman dokumacıları Fontainebleau ‘ya çağırarak burada duvar halısı dokuma atölyeleri kurdurmuştur. Bir süre sonra başta Lyon olmak üzere Fransa’nın birçok kenti Avrupa ipekli dokuma üretiminin merkezi durumuna gelmiştir. 17. yy. ‘da ise Rouen, kentinin ünlü çömleklerinden esinlenmiş dokumalarıyla tanınmıştır. Fransız dokumacılığı üslup ve teknik açısından XVI. Louis’in hükümdarlığı döneminde büyük bir atılım yapmıştır. Fransız Derimi bu gelişimi 1790’larda bir süre kesintiye uğratmış olsa da, dokuma sanayisi 18. yy.’ın başlarından başlayarak tüm ülkede yeniden canlanmış ve bu dönemde Flandre ve Artois, çok kaliteli dokumalarıyla ün kazanmıştır.

İngiliz dokumacılığı 13. ve 14. yy. ‘da temel olarak keten ve yün kumaşların üretimine yönelik olmuştur. 1564’te Kraliçe Elizabeth, Flaman ve Flemenk dokumacıları Norwich’ e çağırarak, damasko ve ipekli dokuma atölyelerinin kurulmasına öncülük etmiştir. 1685’teki Nantes Fermanı nedeniyle ülkelerinden kaçmak zorunda kalan Fransız Protestanlarının İngiltere’ye sığınarak Norwich, Braintree ve Londra’ya yerleşmeleri İngiliz dokumacılığına yeni bir hız kazandırmıştır. Bu mültecilerden 3.500’ünün yerleştiği Spitalfields, ipekli damaskoları ve brokarlarıyla ünlenmiştir.

Dokuma tekniklerinin hızla gelişmesine karşın dokuma sanayisi 18. yy. ‘a değin küçük aile işletmelerine dayalı olmaktan kurtulamamıştır. Aslında, ortak işletmelerin kurulmasının sağlayacağı yararlar daha öncelerden anlaşılmıştır. Buna yönelik olarak örneğin 1568’de Zürich’te, 1717’de İngiltere’deki Derby ‘de çeşitli işçi aileleri birleşerek 1733’te John Kay, dokuma işlemini hızlandıran uçan mekiği geliştirmiştir. Bu gelişme, üretim hızı artan tezgâhlara gerekli olan ipliği sağlayabilmek için iplik eğirme işleminin hızlanmasına yönelik yeni makinelerin geliştirilmesine yol açmıştır. 1769’da Sir Richard Arkwright ‘ın, 1779’da Samuel Crampton ‘ın yaptığı iplik eğirme makineleri, bu kez yün tarama ve taraklama işlemlerinin makineleştirilmesine yönelik etkide bulunmuştur.

19. yy.’ın başlarında ilk mekanik dokuma tezgâhtan gerçekleştirildi. Su gücünün yerini buhar gücünün almasıyla, motorla çalışan makinelerin hızı artmış ve başta İngiltere olmak üzere, Avrupa ve ABD’de bütünüyle fabrika sistemine geçilmiştir.