Tekstil işçisi kızgın: Yıllardır markalaşma dedik, dinlemediniz, yapmadınız

Öz İplik İş Sendikası Genel Başkanı Rafi Ay, tekstil sektöründe göstergelerin olumsuz olduğunu belirterek, "Üretimi destekleyecek adımlara evet deriz, ama kırmızı çizgimiz emektir" dedi. Tekstil işçilerinin üzerine düşeni yaptığını, ancak markalaşma çağrılarına kulak tıkandığını savunan Ay, Türkiye'yi bekleyen asıl tehlikenin imalatın sonunun gelmesi olduğunu söyledi.

Öz İplik İş Sendikası Genel Başkanı Rafi Ay, 2024 yılı sonu itibariyle tekstil sektörünün durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Mevcut durumun bir kriz halini işaret ettiğini belirten Ay, ihracat, üretim ve yatırımlarla ilgili olumsuz haberler geldiğini söyledi.

Çözüm için çeşitli adımların gündeme geleceği duyumu aldıklarını ifade eden Ay, genel olarak finansmanın kolaylaştırılması, üretim ya da kısa çalışma gibi araçların devreye alınması önerilerinin gündeme getirilmekte olduğunu kaydetti.

‘Kırmızı çizgimiz alın teri’

“Çözüm tarafındayız” diyen Rafi Ay, “kırmızı çizgi”lerinin aşılmasına izin vermeyeceklerini belirtti.

Ay, “Üretimi destekleyecek adımlara evet deriz. Ancak biz işçilerin hakkına, hukukuna, kazanımlarına zerre kadar dokunmayı kimse aklından geçirmesin. Emeğin, emekçinin alın teri kırmızı çizgimizdir. Elbette sağlanabilirse ortaya çıkacak faydadan da payımızı alırız. Altını çizerek söylüyoruz, çözüm tarafındayız. Ekmeğimizi, işimizi korumaya varız ama hiçbir şart altında işçinin hakkını da yedirmeyiz.”

”Yıllardır markalaşma dedik dinlemediniz’

Tekstil ve hazır giyimde ucuz emeğin sonu olmayacağını defalarca dile getirdiklerini söyleyen Ay, “Bugün Türkiye, yarın Kuzey Afrika, ertesi gün Asya-Pasifik, sonraki gün orta ve güney Afrika, hatta bazı Avrupa ülkeleri tekstil ve hazır giyim imalatına geri dönüyor. ‘Ucuz emekle kar yapmaya çalışmayın’ diye uyardık. Yıllardır ‘markalaşma, katma değer, sayısallaşma’ diyoruz, ‘ucuz emeğin sonu yok’ dedik, dinlemediniz, yapmadınız. Biz işçiler üzerimize düşeni yaptık, alın terimizle işimizi kaliteli yaptık. Bu sayede sipariş aldınız. Bu başarı işçinindir. Hep söyledik; biz kaliteli iş yapıyoruz, siz de işinizi yapın, markalaşın, katma değeri artırın, marka değerini ekleyin, hep birlikte paylaşalım diye defalarca uyardık. Sadece iş kolumuz değil, maden, sanayi, enerji, hizmetler, tarım, her sektörde ücreti bahane etmek modası başladı. Bu bahanenin sonu yok, geçerliliği yok, haklılığı yok, gerçekliği de yok.” diye konuştu.

‘Türkiye imalatçı değil ithalatçı olacak’

Öz İplik İş Sendikası Genel Başkanı Rafi Ay

Bazı taşeron imalatçıların üretimlerini yurt dışına kaydırmasına da değinen Öz İplik İş Sendikası Genel Başkanı Rafi Ay, “Hiç kimse konuşmuyor ama biz söyleyelim. Büyük markaların bir miktar siparişlerini başka ülkelere kaydırdığı doğru ama bu kriz oluşturacak kadar büyük değil. Asıl tehlike başka taraftan geliyor. Şimdi peşi sıra, bu markalara üretim yapanlar, ucuz emek peşinde, çalışma mevzuatı görece zayıf ülkelerde imalata hazırlananlar olduğu söyleniyor. Bunun anlamı, hem markalar, hem de yurt dışına giden imalatçılar Türkiye’ye satış yapacağına göre, ülkemiz imalatçı değil ithalatçı olacak. Son yıllarda ithalattaki artış da bu işin başladığını gösteriyor. Yine uyarıyoruz: Ucuz emeğin, emek sömürüsünün, çalışma hukuku ihlalinin sonu yok. Bu yol çıkmaz yol. Ne kendinizi, ne ülkenizi zayıflatmayın, iki gün sonra daha fazla emek sömürüsü için sizden vazgeçeceklerini biliyorsunuz” ifadelerini kullandı.

‘Sektörün istihdam kaybı 200 bini buldu’

Sektördeki istihdam kaybına dikkat çeken Ay, “Salgın döneminde tekstil işçisi, hazır giyim işçisi sadece yurttaşlarımız değil, dünya için sağlık ürünleri üretti, insanlığa katkı sağladı. Bu nedenle salgın dönemindeki verileri dikkatle kullanıyoruz ama salgın öncesi döneme göre bile istihdam kayıpları var. SGK kayıtlarına göre, salgın öncesine göre tekstilde istihdam kaybı 45 bin kişi. Hazır giyimde neredeyse aynı. Bize ‘sağlık için çalışmanız gerekiyor’ denilen dönemde hazır giyim istihdamı 739 bini buldu. Şimdi ise 591 bin kişi. Bu dönem karşılaştırılsa hazır giyimde istihdam kaybı 148 bin kişi.” dedi.

Üretimde kayıp olduğunu, tekstil, hazır giyim ve deride üretim endeksinin salgın dönemindeki artışın ardından tersine döndüğünü kaydeden Ay, hazır giyimdeki ithalat artış hızının yüksekliğine dikkat çekerek, şunları söyledi:

EGE DERİ VE DERİ MAMULLERİ İHRACATÇILARI BİRLİĞİ’NİN İHRACATTAKİ DÜŞÜŞÜ KASIM AYINDA DA SÜRDÜ. EDDMİB’İN, 2023 YILI KASIM AYINDA 11 MİLYON DOLAR OLAN İHRACATI, 2024 YILI KASIM AYINDA YÜZDE 7 AZALIŞLA 10,2 MİLYON DOLARA İNDİ. (İHA/İZMİR-İHA)
Ege İhracatçı Birlikleri, kasım ayında ihracatını yüzde 9’luk artışla 1 milyar 528 milyon dolardan 1 milyar 664 milyon dolara yükseltti. Kasım ayında Türkiye’nin ihracatı ise yüzde 3,1’lik azalışla 23 milyar dolardan 22,3 milyar dolara indi. EİB, ağustos, eylül ve ekim aylarından sonra kasım ayında da üst üste dört ay Türkiye ortalamasının üzerinde ihracat artış hızına imza atmayı başardı.

“Peki bu dönemde, genel verilerin üstünde artan ne var? Verimlilik, yani işçi alın terini dökmüş, her çalışılan saat başına üretimini artırmış. Dış ticaret manzarasına bakarsak ihracatta gerileme var. Hızla artan ise ithalat. Türkiye dünyanın 5. büyük tekstil ürkesi ama görece lüks markalar neredeyse aynı fiyata ürün sattığı için ithalat artıyor. 2022’de hazır giyim ithalatı yüzde 56, 2023’te yüzde 27 arttı. Bu yıl biraz nefeslendi ama ihracattaki gerileme yüzde 20, ithalattaki gerileme ise sadece yüzde 3. İthalat iki yıllık rekor artışının ardından bu yıl da artarsa rekor üstüne rekor olacak. Tekstil-hazır giyim-deri bu ülkenin cebine emekçinin alın teriyle her yıl net 20 milyar doların üzerinde döviz kazandırıyor. Binlerce insan geçiniyor, imalat sanayiindeki kadınların neredeyse yarısı bu sektörde. Ne istihdam, ne üretim, ne de ihracat açısından vazgeçilmeziz. İnsanlar kıyafet giymeyi bırakmayacağına, evini döşemeyi bırakmayacağına göre bu sektör insan var oldukça devam edecek. Kimse küçümsemeye kalkmasın.”

Exit mobile version