53 yaşındaki Deyrizorlu tasarımcı, çocukluğunu mimar babasının çizimlerine hayranlıkla bakarak geçirdikten sonra moda dünyasına adım attı. Yıllar içinde Oscar ödüllü Helen Mirren’den Beyoncé’ye, Orta Doğu kraliyet ailelerine kadar birçok ünlüyü giydiren Al Ali, şimdi sektörün en prestijli platformunda yer almanın heyecanını yaşıyor.
Perşembe günü ilk defilesi için hazırlıklarını sürdürürken AFP’ye duygularını, “Gergin, heyecanlı, yorgun, mutlu… Çok yoğun duyguların bir karışımı” sözleriyle anlattı.
Şam’dan Dubai ve Paris’e uzanan yolculuk
Şam’da eğitim gördükten sonra moda kariyerine Dubai’de başlayan Al Ali, önce bölgesel markalarla çalıştı. Kendi markasını kurduktan sonra önce Birleşik Arap Emirlikleri’nde, ardından Avrupa’da bir hayran kitlesi edindi. 2012’den bu yana Paris’te defileler düzenleyen tasarımcı, bu yıl Fédération de la Haute Couture et de la Mode tarafından resmi olarak davet edilerek sektörün en seçkin isimleri arasına girdi.
“Kesinlikle büyük bir onur… Kabul edilmek, onaylanmak, tasdik edilmek,” diyen Al Ali, federasyonun Batılı olmayan tasarımcılara gösterdiği açıklığı takdirle karşılıyor.
Suriye’nin kültürel mirasından ilham
Yeni koleksiyonunda Şam, Halep ve Palmira’nın geleneksel el sanatlarından esinlenen Al Ali, “Mirasımdan, geçmişimden ve Orta Doğu’da yaşadığım deneyimlerden ilham aldım. Tüm bunlar markamın DNA’sını oluşturdu” diyor.
Tarihçi annesinin kültürel değerlere verdiği önemin de etkisiyle, koleksiyonunda 300 saatlik el işçiliğiyle hazırlanan detaylar dikkat çekiyor.
Suriye’nin yeniden doğuşuna katkı
Modanın ışıltılı dünyasının yanı sıra Al Ali, Ard Dyar adlı yardım girişimiyle Suriyeli sanatçıları destekliyor. Ülkesindeki siyasi gelişmeler konusunda da umutlu olduğunu belirten tasarımcı, “Koleksiyona ‘Işığın Koruyucusu’ adını verdik. Bu, umut dolu bir dönemin habercisi” diyor.
Suriye’nin yıllardır süren çatışmalarla anılmasının ardından Al Ali, “Artık kendimizi yaratıcılıkla ifade etme özgürlüğümüz var. Söyleyecek çok şeyimiz var ve bunu daha cesur bir şekilde yapacağız” sözleriyle geleceğe olan inancını dile getiriyor.
Paris’teki bu tarihi defile, yalnızca bir moda gösterisinden çok daha fazlası: Savaşın gölgesinden çıkan bir ülkenin sanat ve kültürle yeniden doğuşunun simgesi.