MÜSİAD Tekstil, Deri ve Hazır Giyim Sektör Kurulu, “tekstil sektör raporu”nu yayınladı.
Türk tekstil sektörünün mevcut durumunu ve karşı karşıya olduğu fırsatları ortaya koyan raporda Avrupa’daki ekonomik durgunluğun ihracatı olumsuz etkilediği bir dönemde hedef pazarların çeşitlendirilmesi gerektiğine dikkat çekildi.
MÜSİAD Tekstil, Deri ve Hazır Giyim Sektör Kurulu Başkanı Fatih Canpolat, “Afrika, Amerika ve Asya ülkeleri gibi pazarlara yönelmek, sektörün ihracat potansiyelini artırabilir. Nijerya ve Güney Afrika gibi büyüyen pazarlarda mağazalar açılması ya da ABD ve Asya’da Amazon ve Alibaba gibi platformlarla iş birliği yapılarak ürünlerin daha geniş bir tüketici kitlesine ulaşması, bu konuda somut adımlar olabilir.” dedi.
‘Yeşil üretim için yeni teknolojiler kullanılmalı’
Yeşil üretim süreçlerini hızlandırması ve dijitalleşmeye daha fazla odaklanılması gerektiğine dikkat çeken Başkan Canpolat, şunları söyledi:
MÜSİAD Tekstil, Deri ve Hazır Giyim Sektör Kurulu Başkanı Fatih Canpolat
“Avrupa pazarının sürdürülebilirlik standartları, Türk tekstil sektörünü yeşil üretime yönlendiren önemli bir etken. Çevre dostu boyama teknikleri gibi yeni teknolojilerin kullanılması, Türkiye’nin rekabet gücünü artırmak adına örnek teşkil ediyor. Yeşil üretim sertifikası alarak Avrupa’daki büyük perakende zincirleriyle daha avantajlı iş birlikleri kurulması da sektöre ciddi katkılar sağlayabilir. E-ihracat ve dijitalleşme, sektör için ciddi fırsatlar sunan bir alan. Türk tekstil markalarının dijital platformlar üzerinden satış yaparak, Avrupa’daki ekonomik yavaşlamadan etkilenmeden gelirlerini artırabileceği görülmektedir. Örneğin, Amazon veya diğer dijital platformlarda Türk tekstil ürünlerinin ‘Made in Türkiye’ etiketiyle daha geniş kitlelere ulaştırılması, bu fırsatları değerlendirmek için somut bir adımdır.”
‘Teknik tekstil ihracatı kritik bir adım olabilir’
Teknik tekstiller gibi yüksek katma değerli ürünlere yönelerek Türk tekstil sektörünün global pazarlarda daha güçlü bir konum elde edebileceğini belirten Canpolat, “Teknik tekstiller ve katma değerli ürünlere odaklanılması, sektör için bir diğer önemli strateji. Türkiye’nin, havacılık sektörü için ürettiği yüksek dayanımlı teknik tekstiller veya otomotiv ve medikal tekstiller gibi alanlardaki ihracat artışı, bu segmentlerdeki potansiyeli net bir şekilde göstermektedir. Örneğin, medikal tekstil ürünlerinin veya otomotiv hava yastığı kumaşlarının üretim ve ihracatına ağırlık verilmesi, sürdürülebilir büyüme açısından kritik bir adım olabilir.” diye konuştu.
‘Sektörel eğitim programları desteklenmeli’
Bu süreçte kalifiye iş gücünün yetiştirilmesi ve sektörel eğitim programlarının desteklenmesinin sürdürülebilir büyüme için kritik öneme sahip olduğunun altını çizen Fatih Canpolat, şu noktalara dikkat çekti:
“Sektörün karşı karşıya olduğu bir diğer önemli sorun ise kalifiye iş gücü eksikliğidir. Yeni nesil dijital dokuma makinelerini kullanacak eğitimli personelin yetersiz olması, sektörün rekabet gücünü sınırlandırmaktadır. Bu sorunu çözmek için meslek liseleri ve üniversitelerde dijital tekstil teknolojileri üzerine programlar açılması ve özel sektörle ortak staj programları düzenlenmesi büyük önem taşımaktadır. Döviz kuru dalgalanmaları ve maliyet baskıları ise tekstil sektöründe maliyetleri artırmaktadır. Özellikle pamuk gibi temel hammaddelerde yerel üretime ağırlık verilmesi, döviz kurlarına olan bağımlılığı azaltabilir. Bunun yanında, jeopolitik gerginlikler ve doğal afetler de sektörü olumsuz etkileyen diğer faktörler arasında yer alıyor. Örneğin, 6 Şubat depremi sonrasında üretim tesislerinin bölgesel olarak çeşitlendirilmesi ve risklere karşı daha dayanıklı bir tedarik zinciri oluşturulması gerekmektedir.”
(Kaynak: Haber7)