Türkiye’nin öne çıkan moda tasarımcılarından Bünyamin Aydın, Les Benjamins markasını kurarken Doğu ve Batı sentezini merkeze aldı. Bu felsefenin ardında, dedesinin 1960’larda Erzurum’dan Almanya’ya uzanan göç hikâyesi yatıyor:
“Almanya’daki evimiz Türkiye’yi hissettirirken, dışarıda soğuk bir mimari vardı. Bu ikilik bana ilham verdi. Les Benjamins, göçün sosyolojisini ve insan hikâyelerini anlatıyor.”
Halı motifleri: Anadolu’nun ruhu
Koleksiyonlarında sıkça yer verdiği halı ve kilim desenleri, Aydın için manevi bir anlam taşıyor:
“Babam halı koleksiyoncusuydu. Anadolu’daki kadınların dokuduğu her motif bir hikâye. Artık insanlar bir kıyafette bu desenleri görünce, ‘Les Benjamins’ diyebiliyor. Bu, markanın DNA’sı haline geldi.”
Kültürel ikiliğin yaratıcılığa etkisi
Almanya’nın disiplinli yapısı ile Anadolu’nun sıcaklığını sentezleyen Aydın, “Kendimi hâlâ tanıyorum. Bu geçişler, tasarımlarımda hep bir arayışa dönüşüyor” diyor.
Japonya’dan İpek Yolu’na: Küresel vizyon
Les Benjamins, uluslararası genişleme stratejisini kültür köprüleri üzerine kuruyor. Geçen yıl Japonya ile gerçekleştirdiği proje, bu vizyonun bir yansıması:
“İpek Yolu’nu moda, sanat ve müzikle yeniden canlandırmak istiyorum. Japonya ile Türkiye arasındaki dostluk, Ertuğrul Fırkateyni’nden beri sürüyor. Bunu modayla taçlandıracağız.”
Genç tasarımcılara tavsiye: Sürdürülebilir adımlar atın
Uluslararası başarı hedefleyenlere şu önerilerde bulunuyor:
- “Bu bir maraton. Küçük hedeflerle ilerleyin.”
- “Yaptığınız işi sevin, çünkü zorluklar kaçınılmaz.”
(Kaynak: Esquire)