Platin Online’da yayınlanan söyleşide Kaprol, giyilebilir teknolojinin artık moda tasarımında yeni bir ifade biçimi haline geldiğini belirterek, “Bir kıyafet yalnızca görünmek için değil, yaşamak için tasarlanıyor. Sensörler, akıllı kumaşlar ve 3D baskı gibi teknolojiler, modanın geleceğini şekillendiriyor” dedi.
Türkiye’nin bu alandaki potansiyeline de değinen Kaprol, “Üretim bilgimiz güçlü, ancak yaratıcı ve stratejik aktör olmamız gerekiyor. Üniversiteler, teknoloji firmaları ve tasarımcılar arasında köprüler kurulmalı” ifadelerini kullandı.
Hazır giyimde inovasyon: Zihniyet değişmeli
Kaprol, Türkiye’nin dijitalleşme ve sürdürülebilirlik alanında adımlar attığını ancak yapısal dönüşüme ihtiyaç olduğunu vurguladı: “İnovasyon sadece teknolojiyle sınırlı değil; düşünme biçimimizi değiştirmekle başlıyor. Kültürel mirasımızı teknolojiyle buluşturmalıyız.”
Sürdürülebilirliğin önemine de dikkat çeken Kaprol, “Geleceğin modası sadece şık değil, sorumlu olmalı. Kumaş seçiminden lojistiğe kadar her adım yeniden tasarlanmalı” dedi.
Türkiye’nin global rekabetteki konumu
Moda-teknoloji entegrasyonunda Türkiye’nin güçlü bir potansiyele sahip olduğunu belirten Kaprol, “Genç tasarımcılar ve sanayi bu alana ilgili. Ancak sürdürülebilir bir başarı için tasarım ve teknolojinin erken evrede bütünleşmesi gerekiyor” diye konuştu.
‘Geleceğin giysileri bedenimizle konuşacak’
Kaprol, gelecekte giysilerin bedenimizle ve çevremizle etkileşime geçeceğini söyledi: “UV’ye göre renk değiştiren kumaşlar, stres seviyesini ölçen elbiseler, yapay zeka destekli giysiler hayatımıza girecek. Moda, artık kim olduğumuzun değil, kim olmak istediğimizin yansıması olacak.”
‘Tasarımcılar artık sistem yaratıcıları olacak’
Kaprol, geleceğin modasını üç temel eksende özetledi: Sürdürülebilirlik, teknoloji ve anlam. “Artık insanlar sadece güzel değil, hikayesi olan giysiler istiyor. Tasarımcılar, estetikten öte sistem tasarlayan aktörler haline gelecek” dedi.